Get Up to 40% OFF New-Season Styles * Limited time only.

Deniz Salyasının Oluşumu

Deniz Salyasının Oluşumu

Müsilaj, kalın ve yapışkan bir madde olup nerdeyse tüm bitkiler ve bazı mikroorganizmalar tarafından üretilir. Hatta stres altında daha fazla yapışkan madde salgılarlar.. Salgı yönüne ters hareket ederler. Oluşumunda biyolojik ve kimyasal etkenler mevcuttur. Denizlerdeki türevleri ise bitkisel canlıların aşırı çoğalması anlamındaki fitoplankton’un deniz sıcaklığının yükselmesi ve buna bağlı olarak bakteriyel aktivitelerin artmasıyla ile ortaya çıkar. Temel etkenler dışında mevsim sıcaklıkları, akıntı, tuz seviyesi, kirlilik vb. tüm anormallikler müsilajı arttırmaktadır. Tarım faaliyetleri, aşırı gübre kullanımı, sanayi atıkları ve evsel atıkların deniz ya da tatlı sulardaki ötrofikasyona yani nitrojen ve fosfat seviyesini arttırmasına neden oluyor. Yaşamları için Denize verilen atıklardan, yeterince azot-fosfor gibi besinlere ulaşabildiklerinden Türkiye’de en çok Marmara Denizi’nde görülmüştür. Müsilaj oluşumu sudaki oksijen seviyesini azaltarak, deniz içerisindeki canlı yaşamı yok edebiliyor.

Tarihte Müsilaj Nerelerde Görüldü

Adriyatik Denizi: 1972 ve 1905 tarihleri arasında en yoğun döneminden sonra hafifleyen ancak 1988’de yeniden belirdi ve 1991’den sonra İtalya’nın batısındaki Tiran Denizi açıklarına ilerledi.

İtalya: Tiran Denizindeki yoğunluktan sonra Avrupa’daki sıcak hava dalgasının sebep olduğu tahmin edilen müsilaj, 2003 yılında İtalya ile Korsika Adası arasındaki Liguria Denizi’nde görüldü ve bu mikroorganizmanın faklı olduğu tespit edildi. Temmuz ayında yaşanan büyük fırtına ile ağır tahribat gören deniz yaşamının kurtulduğu düşünülüyor.

Kuzey Denizi:İngiltere ve İskandinav ülkeleri arasında yer alan Kuzey Denizi 1973-1985 yıllarında deniz salyasında yüksek artış görüldü. 1989 tarihli bir araştırmada “Kuzey Denizi’nde giderek artan ötrofikasyon yani nitrojen ve fosfat artışı ile besin kaynağındaki fazlalığın yoğunlaşmaya sebep olduğu” belirtilmiştir.

Meksika Körfezi:Meksika Körfezi’nde BP tarafından işletilen Deep Horizons petrol arama platformunda ki petrol sızıntısı deniz salyasının artışındaki başlıca sebep olarak gösteriliyor.

Euronews haberine göre “Olay sonrasında bölgeyi araştıran bilim insanları bitki planktonlarının platformdan yayılan sızıntıya maruz kaldıkları için stres altında daha fazla yapışkan madde salgıladıkları ve böylece normalden daha yapışkan bir halde önlerine çıkan canlı ve diri bütün mikro organizmaları toplayarak yayıldıkları görüşünde. Daha sonra, belki de petrol parçacıkları nedeniyle daha da ağırlaşarak hızla deniz tabanına çöken bu maddelerin deniz karı oluşturduğunu belirtiyor. Faciadan bir yıl sonra deniz tabanında çalışma yapan araştırmacılar deniz salyası olarak bağlayan yapışkan bir maddenin dibe çökerek kahverengi topaklanmalar oluşturduğunu gözledi. Bilim inanları bakterilerin petrolle beslendiği, daha sonra ağırlıktan dolayı dibe çökerek bu topaklanmış maddeyi oluşturduğu görüşünde. Temizleme çalışmalarının da ortaya çıkan felaketi daha da kötü hale getirdiği dile getiriliyor. Petrolün yakılması sonucu ortaya çıkan partiküllerin deniz salyasına daha kolay yapışmasına neden olduğunu ve daha fazla çöküntüye yol açtığı belirtiliyor. Petrolü dağıtmak için kullanılan maddelerin de aynı etkiyi yaptığı kaydediliyor.”

Müsilajın İnsan Sağlığına Zararı Varmı?

Deniz salyası su altı yaşamda meydana gelir ve havaların ısınması ile deniz yüzeyinde gördüğümüz köpüksü yapışkan doku aslında ölüdür ve yüzeydekiler belli bir süre sonra sudaki oksijeni kullanıp parçalanarak ortadan kalmaktadır ancak deniz altında devam eden müsilaj oluşumu endişe vericidir. Uzmanlar zehir olmadığını ancak bazı patojen bakteriler için çok uygun bir ortam olduğundan temastan kaçınılması gerektiği konusunda uyarıyorlar.TÜBİTAK’a sunum yapan İstanbul Üniversitesi Plankton Çalışma grubu, müsilaj için kendi çalışmalarına başladı. Haber Global’e demeç veren Doç. Dr. Balcı, Marmara Denizi’nde deniz tabanında yaşamın sona ererek dip ölümleri gerçekleşeceğini beklediklerine dikkat çekerek, “Kümeleşmeye başlamadan önce bunlar, dağınık haldeyken balıkların solungaçlarını tıkayıp suda boğulmalarına sebep olabiliyor. Dipteki bakteriler tarafından bunlar ayrıştırılamaya başladığı zaman, bakteriler oksijen tüketerek bunları ayrıştıracak. Bunlarında oksijeni tüketmesiyle birlikte ortamı anoksik yaptığı bir durum oluşacak. Bundan sonrasında dip ölümü bekliyoruz. Bu gözlemlenen bir süreçtir. Su akıntılarının kısıtlı olduğu, su karışımın yetersiz olduğu bölgelerde yani denizin kara içine çok girinti yaptığı noktalarda, koy ve körfezlerde bunu görmek mümkün. İzmit Körfezi ve Gemlik’te bunlar görülebilir. müsilajın yaz döneminde çok bir etkisi olmayacaktır. Akabinde dinoflagellat dediğimiz belki daha zararlı etkileri olabilecek türler artabilir. Bazı bölgelerde denize girmek tehlikeli diyebiliriz evet. Özellikle akıntının kısıtlı olduğu, su karışımının yetersiz olduğu bölgelerde tabi ki, çünkü orada ne var bilmiyoruz. Toksin üreten, üretmeyen, hangi tür mikro organizmalar var bunları bilmediğimiz için tabi ki riskli olur” şeklinde konuştu.

Kaynakça “: https://tr.euronews.com/2021/06/11/tarihte-deniz-salyas-musilaj-baska-hangi-denizlerde-goruldu-nas-l-temizlendi”
Erişim Tarihi : 01.07.2021

Kaynakça : “https://haberglobal.com.tr/gundem/istanbul-universitesi-nde-musilaj-incelemesinin-ilk-sonuclari-aciklandi-114317
Erişim Tarihi : 01.07.2021

Bu gönderiyi paylaş

Comments (1)

Bir yanıt yazın